23 Ağustos 2013 Cuma

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ GÜÇLENDİRMEK

Bağışıklık sistemi vücudu hastalıklara karşı koruyan, bakteri virüs enfeksiyon ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden işleyişlerin bütünüdür. Bağışıklık sisteminin desteklenmesi ve güçlendirilmesi hastalıklara karşı direnç kazanmak ve korunmak için oldukça önemli bir noktadır. Tekrarlayan ve kronik enfeksiyonlar bağışıklık sisteminiz zayıfladığı zamanlarda tekrar ortaya çıkar. Zayıf bir bağışıklık sistemi enfeksiyonlara neden olur, enfeksiyonlar bağışıklık sisteminde hasara yol açar bu durum da vücut direncini oldukça zayıflatır.

Zayıf bağışıklık sisteminin en yaygın sebebi yetersiz beslenmedir. Yeterli protein alımı en iyi seviyede bağışıklık sisteminin vazgeçilmezidir. Fakat protein alımının fazlası da bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkiler. Vücuda alınan besinler enerji için oksijenle yandığında serbest radikaller ortaya çıkar. Bunun yanı sıra sigara, hava kirliliği, radyasyon vb. gibi nedenlerle de serbest radikallerde artış görülür. Serbest radikaller hücre ve dokularda çoğaldığında DNA yapısında hasar meydana getirir. Besinlerle beraber aldığımız antioksidanlar, vücutta bulunan serbest radikallere karşı direnç gösterirler. Serbest radikallerin meydana getirdiği olumsuz etkilerin önlenmesi ve en aza indirilmesi için günlük beslenmede yeterli  düzeyde antioksidan tüketilmelidir.

Güçlü bir bağışıklık sistemi için neler yapılmalıdır?

Çeşitli sebze ve meyvelerden günde en az 5 porsiyon tüketilmelidir.

Yaz aylarında mutlaka domates tüketilmelidir. Hatta konserve yapılarak kış aylarında da tüketilmelidir.

Kuru baklagiller haftada 2-3 kez tüketilmelidir
.
Haftada 2 kez balık tüketilmelidir.

Günlük 2-2,5 litre su tüketilmelidir.

Ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar E vitamini alımı açısından çok önemlidir ve günde 1-2 porsiyon tüketilmelidir.

Haftada birkaç kez spor yapılmalıdır.


Bağışıklık sistemini güçlendirmek için yapılması gerekenler bunlarla sınırlı değildir. Daha birçok yapılması gereken şey vardır. Bu sitede siğillerden ve siğillerden kurtulmak için neler yapılması gerektiğinden bahsediyoruz. Güçlü bir bağışıklık sistemi de siğillerinizin tekrarlamaması için oldukça önemli bir etkendir. 

12 Ağustos 2013 Pazartesi

SİĞİL TEDAVİSİNDE KULLANILAN DOĞAL YÖNTEMLER

Siğilleri tedavi etmek için birçok yöntem vardır. Bu yöntemlerden daha önceki yazılarda bahsetmiştim. Burada ise merak edilen doğal yöntemlerden bahsedeceğim.

1-Özellikle ellerde görülen ve çirkin görünümüyle oldukça rahatsızlık veren siğiller kendiliğinden geçebileceği gibi doğal tedavi yöntemleriyle de geçebilir. Bu amaçla kullanılan kayın kabuğu oldukça fayda sağlayacaktır.

Kayın kabuğu; siğillerin tedavisinde geçmişten buyana çokça kullanılan bir şifalı bitkidir. Eğer taze kayın kabuğu mevcutsa yaş olan yeri siğilin üzerine gelecek şekilde yerleştirilmelidir. Tazesi mevcut değilse birkaç kaşık kayın kabuğu tozunu bir fincan kaynar suda 10 dakika bekletip içebilir ya da siğilin üzerine sürebilirsiniz.

5 Ağustos 2013 Pazartesi

YENİDOĞANDA SİĞİL VE TEDAVİSİ

Annede HPV enfeksiyonu varsa bu normal doğum esnasında bebeğe geçebilir.Bebeğe doğum sırasında anneden HPV bulaşması sonucunda bebeğin boğazında ve solunum yolunda Larengeal Papillamatozis adı verilen bir kitle ya da tümoral doku oluşur.Çocuklarda sık görülen iyi huylu bir larenks tümörüdür.İlk doğan bebeklerdeki risk daha sonra doğan bebeklerden fazladır bunun nedeni ilk doğumun süresinin daha uzun olması ve uzayan doğumda bulaşma ihtimalinin daha fazla olmasıdır.Genellikle başlangıç yaşı 3’tür. Larengeal papillamatozis boğazda ve larensk mukozasında gözle görülebilen kabarık, pembe beyazımsı renkte ve yumuşak kıvamdadır.Boğazda siğil olarak isimlendirilir ve görülme sıklığı olarak kız-erkek çocuklarda belirgin bir fark yoktur.Bu siğile annedeki HPV enfeksiyonu neden olduğundan bu gibi durumlarda doğum yöntemi çok önemlidir.Bu siğil alındıktan sonra tekrar ortaya çıkabilir bu yüzden bu siğile rekürren respiratuvar papillomatozis (RRP) denir.

2 Ağustos 2013 Cuma

SİĞİL TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Siğil tedavisinin amacı siğili uzaklaştırmak ve yok etmektir. Günümüzde siğil tedavisi için kullanılan yöntemlerin hiçbiri siğili yok edeceğine dair yüzde yüz başarı garantisi vermez. Bunun nedeni tedaviyi etkileyen faktörlerdir. Bunların birincisi hastanın tedavi sırasında virüse göstermiş olduğu bağışıklık derecesi, diğeri ise uygulanan tedavinin doğru olup olmadığıdır. Siğil tedavisinde en çok kullanılan yöntemler; koterizasyon (yakma), asit salisilik, kriyoterapi, lazer, ilaç tedavisi, psikoterapidir.

Siğil tedavisi kolay bir tedavi şekli olmasına rağmen hasta açısından sıkıntılı bir dönemeçtir. Siğillerin sayısının az olduğu yerde lokal anestezi eşliğinde pıhtılaşma sağlanırken siğillerin sayısının çok ve dağınık olduğu durumlarda özellikle de çocuklarda genel anesteziye başvurulur. Tedavi sırasında ve sonrasında yeni siğillerin çıkıp çıkmayacağı ya da nerede çıkacağı bilinememektedir.

GENİTAL SİĞİL NEDİR?

             
       
 Diğer siğil türlerinin oluşma nedeni gibi genital siğillerin de oluşma nedene HPV virüsüdür. Vajina, penis, vulva ve anüs etrafında oluşabilirler. Birkaç milimetre çapında kırmızımsı ya da kahverengi renkli kabarcıklardır. Genital siğil hem kadınlarda hem de erkekler de görülebilir. Genital siğiller bulaşıcıdır, hem hastaya hem de cinsel ilişkiyle partnerine bulaşabilir.




Belirtileri;
Çoğu zaman herhangi bir belirti göstermeden oluşurlar. Genital siğiller kadınlarda vajina, vulva ve anüs etrafında meydana gelir. Erkeklerde ise genital siğiller peniste meydana gelir. Büyüklü küçüklü – tek veya toplu halde olabilirler. Toplu halde olanlar karnabahar görüntüsünde olabilirler. Cildin kendi renginde ve ağrısız olurlar. Seyrek olarak da ağrı kaşıntı ve kanama yapabilirler.

1 Ağustos 2013 Perşembe

SİĞİL ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Siğiller cildin en üst katmanında oluşan, virüslerin neden olduğu enfeksiyonlardır. Küçük kabarcıklar şeklinde oluşurlar. Soruna neden olan virüs türüne ve çıkış yerine göre 5 e ayrılırlar. Siğillere karşı bağışıklık geliştirilemez bu nedenle kişi sürtünme yoluyla siğilleri kendi kendine bulaştırarak çoğalmasına sebep olur. Bu yüzden siğillerin kaşınmaması ve sıkılmaması gerekir.

Siğil çeşitleri:

  1.        Düz siğiller:  Genel olarak küçük yumuşak ve üzerleri düz siğillerdir. Sayıları epey fazla olabilir. Vücudun her yerinde çıkacağı gibi özellikle yüz, saçlarda ve el üstünde yoğun olarak çıkabilirler. Şekilleri düz olduğu için gözden kaçabilirler. Kaşıma sonucu bir sıra halinde yayılma ihtimalleri oldukça yüksektir. Özellikle çocuk ve gençlerde görülürler.
  2.        Yaygın siğiller: Ellerde parmaklarda ve tırnak çevresinde görülen bu tür siğiller çok yaygındır. Deri bütünlüğünün bozulduğu durumlarda (tırnak yeme/yolma) daha sık oluşur. Kişinin kendini sürekli enfekte etmesiyle çoğalırlar. Özellikle nemli ve soğuk ellerde çıkarlar. Düz siğillerin daha büyük daha kabarık ve daha koyu renkli olanlarıdır. Kısmen ipliksi dokular gösterirler ve yüzeyleri çok pütürlüdür. Her yaşta çıkabilirler, çocuklarda sık görülür.

31 Temmuz 2013 Çarşamba

SİĞİL NEDİR? NASIL BULAŞIR?

Siğiller derinin üst tabakasına ya da mukozaya yerleşen Human Papillomavirüs/HPV bilinen virüs kaynaklı bir enfeksiyondur. Siğillerin şekli bulunduğu bölgeye göre değişir. Genellikle deriyle aynı görünümde, kabarık, sert, nasır gibi görünümleri vardır. Vücudun herhangi bir yerinde oluşabilir. Eğer zamanında tedavi edilmezse ciddi hastalıklara neden olabilirler.

Siğiller her bünyede oluşmaz, bünyeye girse dahi üreyemez. Deri bütünlüğünün bozulması(tırnak yiyen/yolan kişiler), bağışıklık sisteminin bozulması(kansızlık, kanser hastaları, bağışıklık sistemini etkileyen ilaçların kullanılması), alerjik bünyeli olma gibi durumlarda infeksiyon daha kolay yerleşir ve yayılır. Yoğun stres altında bulunanlar, sıkı diyet yapanlar, düzensiz ve sağlık beslenenler, çok eşli ve korunmasız cinsel ilişkide bulununlar, havuz, hamam, jakuziyi sık kullananlarda, ortak havlu kullananlarda enfeksiyonun bulaşma riski oldukça yüksektir.